Nevruz Bayramı'nın Türklerde Tarihçesi

 Nevruz Bayramı yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında geçiyor.
Türklerde ilk kez Metehan zamanından beri var olduğu bilinir. Türklerde ortaya çıkışı Ergenekon Destanı'na dayanır. Ergenekon Destanı'nda dik yamaçlı dağlarla 400 yıl kadar süre kalan Türklerin dağın demir kısmını eriterek çıktıklarını ve o tarihin 21 Mart olduğuna inanılır. O gün yeniden diriliş olarak adlandırılır.
Nevruz Bayramı, Hun, Göktürk, Uygurlar, Selçuklular, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti döneminde örfi bir bayram olarak kutlanılmıştır.
On İki Hayvanlı Türk Takvimi ve  Melik Şah'ın Celali Takviminde yıl başı olarak belirtilen 21 Mart, Divanu Lugati't-Türk'te ilkbaharın gelişi olarak belirtilmiştir. 

Selçuklu Döneminde Nevruzda düzenlenen kutlamalarla halkın birlikteliğini güçlendirmek için şenlikler düzenlenirdi.
Osmanlı Döneminde Nevruz, padişahların halka olan yakınlığını gösteren bir gündü. Halk arasında oyunlar oynanır, yemekler paylaşılırdı.
Günümüzde halk arasında sosyal aktivitelerin yapıldığı, beraber yemeklerin yenildiği, birlik ve beraberliği kuvvetlendiren bir bayramdır.
Nevruz Bayramı, 2010 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ''Dünya Nevruz Bayramı'' olarak ilan edilmiştir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lise Hayatımın İlk Dönemi Hakkında Düşüncelerim

 Lise hayatımın ilk dönemi benim için zaman zaman çok sıkıcı fakat zaman zaman eğlenceli geçti. Okulun ilk 2-3 haftası tamamen uyum süreci olduğu için çok kötü geçti fakat yeni ortama alıştıkça hayat güzelleşmeye başladı. İlk dönemin ilk ayı sadece arkadaşlarımı ve öğretmenlerimi tanımakla geçti. Arkadaşlarıma tamamen alıştım ama hala tam alışamadığım öğretmenlerim var. Derslere alıştım gibi fakat alışamadığım dersler de var. Türk Dili ve Edebiyatı dersi hakkında ise şunları söyleyebilirim. Ders eğlenceli geçiyor, sıkıcı bir ders değil ve fazla zor bir ders de değil fakat sınavları için aynı şeyleri söyleyemem. Neden bilmiyorum ama ortaokuldan beri Türkçe dersleri eğlenceli geçiyor fakat sınavlarda çok fazla zorlanıyorum. Umarım bu sorunu çözerim eğer bu sorunu çözersem benim için çok iyi olur ve ders benim için daha eğlenceli hale gelmeye başlar.
Devamı

''DEVLET ANA'' Romanı ve Yazarı Hakkında Bilgiler

''Devlet Ana'' romanının yazarı Kemal Tahir Türk Edebiyatının en üretken yazarlarındandır. Kendisi 13 Mart 1910 yılında İstanbul'da doğmuştur. Babasının adı Tahir, annesinin adı Nuriye'dir. Kemal Tahir 21 Nisan 1973 yılında İstanbul'da vefat etmiştir. ''Devlet Ana'', Türk edebiyatının önemli yazarlarından biri olan Kemal Tahir'in 1967 yılında yayınladığı bir romandır. Bu roman Osmanlı Devleti'nin nasıl kurulduğu ile ilgili süreçteki olayları anlatır. Kemal Tahir bu romanda Batı'nın iktisadi (ekonomik), sosyal ve inanç kurumlarının Türk kültürünün sahip olduğu kurumlardan farklı yapıda olduğunu anlatmaya çalışır. Bu roman 1968 yılında Türk Dil Kurumu Roman Ödülü'nü  kazanmıştır. Bu kitap 656 sayfadan oluşmaktadır ve ilk baskısı ''Bilgi Yayınevi'' isimli yayınevinde basılmıştır.
Devamı

Kibirli Olmanın Zararları

Kibirli bireylere sahip bir toplumun gelişmesi çok zordur. Kibirli bir birey kendini diğer insanlardan üstün görür ve bu durum kişinin hatalarını ve yanlışlarını görüp kendisinin gelişmesini engeller. Kibirli bireylerden oluşan toplum da bu şekildedir. Diğer toplumlardan kendilerini üstün görürler ve hatalarını görmelerini engeller. Gelişme kaynaklarımız hatalarımız olduğu için ve kibirli insanlar hatalarını görmedikleri için gelişemezler. Bundan dolayı kibir en kötü duygulardan biridir.
Devamı